Kızılay Vekaletname Skandalı: Ev Bağışı İddiası Detayları

Kızılay, son zamanlarda pek çok skandalın odağında yer aldı. Ancak bu sefer, yardım kuruluşunun vatandaşların mal varlığına göz diktiği iddia ediliyor. Bu iddiaya göre, İstanbul Kadıköy’den Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı Yazıköy’e taşınan 69 yaşındaki Kadriye B. Çakmak, evini bir toplum kuruluşuna bağışlamak istedi. Ancak işler, beklendiği gibi gitmedi.

Ev Bağışı Girişimi

Çakmak, Kadıköy’deki evini takas yoluyla aldığı Yazıköy’deki villasını çocuklarına bırakarak bağışlamak istedi. Bu niyetle Kızılay’ı tercih etti. Ancak, kurumun Karabük şubesindeki bir yetkili ve avukatıyla yaptığı görüşme sonrasında işler karıştı. Evraklar hazırlanıp noterle görüşmeler başladıktan sonra vekaletnameye göz atan Kadriye Çakmak, beklenmedik bir maddeyle karşılaştı.

Vekaletnamedeki Tartışma

Çakmak’ın iddiasına göre, vekaletnamede yer alan “Kişi yaşlandığında veya akli dengesinin bozuk olduğu raporla kanıtlandığında mülk satılabilir” hükmü, endişe yarattı. Bunun üzerine, Çakmak durumu yetkililere bildirdi. Ancak, işler karmaşıklaştı ve Çakmak, vekaletnamenin içeriğini değiştirmek için uğraş verdi. Ancak, süreç uzadıkça çözüm bulunamadı ve Çakmak, Kızılay tarafından verilen sözün yerine getirilmediğini düşündü.

Kadriye Çakmak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 12 yıl çalıştıktan sonra bankacılık sektörüne geçmiş bir isim. Çocuklarının doğumundan sonra kendi dükkanını açan Çakmak, söz konusu evi kendi emeği ve annesinden kalan mirasla satın aldığını belirtiyor. Ancak, yaşadığı bu sorunlarla birlikte eski eşi ve çocukları arasında da mal varlığına ilişkin sıkıntılar yaşadığını ifade ediyor.

Kızılay yetkilileri, yaşlı kadını ziyaret ederek sorunu çözeceklerini ve vekaletnamedeki hükmü değiştireceklerini vaat etti. Ancak, geçen 10 günlük süre zarfında Çakmak’a herhangi bir geri dönüş yapılmadı. Bu durum, hem Çakmak’ı endişelendiriyor hem de kamuoyunda Kızılay’a karşı güven sorunu oluşturuyor.

Umarız Kadriye Çakmak ve benzeri durumda olan diğer vatandaşlar, hak ettikleri çözüme kavuşurlar. Herkesin mal varlığına saygı gösterilmesi ve yardım kuruluşlarının şeffaf ve güvenilir bir şekilde hareket etmesi, toplumun huzuru ve refahı için önemlidir. Bu tür skandalların yaşanmaması için yetkililerin daha dikkatli ve hassas olmaları gerekmektedir.