Pınar Gültekin davası, Türkiye genelinde büyük bir infiale neden oldu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozması, “canavarca hisle öldürme” yerine haksız tahrik indirimi uygulanmasına karar vermesi, toplumda büyük bir tepki yarattı. Bu karar, Gültekin Ailesi’ni bir kez daha yıktı.
Sıddık Gültekin, acılı baba olarak, “Neler Oluyor Hayatta” programının stüdyo konuğu oldu ve yürek dağlayan sözlerle duygularını ifade etti. Karara isyan eden baba, yaşadığı acıyı şu sözlerle dile getirdi: “Keşke kızım kurşunla öldürülseydi. Bir baba için bu çok ağır. Benim kızım canice, planlanarak, tasarlanarak katledildi. Cenin şeklinde iple bağlıyor, varile koyuyor. Üstüne odun atıyor, benzin döküyor. Verdikleri kararı ben kamuoyuna bırakıyorum. Adalete güvenmezsem kime güveneceğim? Şaşırdım kaldım.”
### Baba Sıddık Gültekin’in İsyanı
Baba Sıddık Gültekin’in dinmeyen acısı, “Söyleyecek bir sözüm kalmadı” diyerek anlattığı acıklı hikayesi, toplumda derin bir yara açtı. Yargıtay’ın verdiği karara tepkisi ağırdı ve zaman zaman gözyaşlarına boğularak yaşadığı acıyı dile getirdi. Gültekin, “Muğla’dan bir türlü çıkamadık. 2.5 yıl boyunca mahkemeye gidip geldik. 5 yıl boyunca sürdü bu dava. Tüm deliller ortadayken bu nasıl bir haksızlık? Adli Tıp raporunda bile ‘Diri diri yakılmış’ diyor. Ve bunda tam 11 profesörün imzası var. Bu nasıl bir haksızlık? Bir insanı diri diri yakmak canavarca his değilse nedir? Bu gerçekten bir garabet. İsyanım çok fazla, çok öfkeliyim. Gizli gizli sabahlara kadar ağlıyorum. Ben 5 gün kızımın cenazesini aradım kızım yerine kemiklerini buldum. Adalet ölmüştür bu kararla. Yazıklar olsun. Kardeşi de cinayete yardım ve yataklık etmişti ona da 4 yıl verdiler. Ödüldü sanki.” şeklinde duygularını ifade etti.
### Adalet Arayışı ve Toplumsal Acı
Bu hikaye, sadece bir ailenin yaşadığı acıyı değil, Türkiye’deki adalet sistemine dair toplumsal bir yarayı da ortaya koyuyor. Pınar Gültekin cinayeti ve sonrasında verilen karar, insanların adalet arayışına olan inancını sorgulatıyor. Bir insanın canice katledilmesi ve buna karşılık verilen cezanın yetersiz bulunması, toplumda büyük bir infial yaratıyor. Bu olay, sadece bir ailenin değil, tüm toplumun vicdanını sorgulatıyor.
Sıddık Gültekin’in yaşadığı acı, sadece bir baba olarak değil, bir insan olarak da derin yaralar açıyor. Adaletin ne kadar önemli ve hassas bir konu olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Bu hikaye, sadece bir cinayetin değil, aynı zamanda adaletin ve insan haklarının önemine dair de büyük bir ders niteliği taşıyor. Bu acı hikaye, unutulmamalı ve ders çıkarılmalıdır. Adalet, herkes için eşit ve adil olmalıdır.