İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarındaki ölüm sayılarıyla ilgili çarpıcı bir makale, dünyanın en eski hakemli tıp dergisi The Lancet’te yayımlandı. İlk 9 ayda 78.525 kişinin hayatını kaybettiği belirtilen makale, aslında gerçek ölüm sayısının daha yüksek olabileceğini gözler önüne seriyor. Filistin Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 30 Haziran 2024’e kadar İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı 37.877 olarak açıklanmıştı. Ancak Lancet’in analizine göre, çevrim içi anketler ve sosyal medya kaynaklarından elde edilen verilerle bu rakamın 55.298 ila 78.525 arasında değişebileceği tahmin ediliyor.
Kadınlar, Çocuklar, Yaşlılar
Makalede, ölenlerin yüzde 59.1’inin kadın, çocuk ve 65 yaş üstü kişilerden oluştuğu vurgulanıyor. Bu durum, Gazze’nin nüfusunun yalnızca yüzde 2.9’unu oluşturan bu kesimin aşırı derecede etkilendiğini gösteriyor. Ancak makale, sadece travmatik yaralanmalardan kaynaklanan ölümleri kapsadığı için diğer nedenlerden kaynaklanan ölümleri ve enkaz altında kalan binlerce kişiyi içermediğine dikkat çekiyor.
İsrail Askerlerine Bir Dava da İsveç’te
Hind Rajab Foundation, İsveç’teki bir İsrailli askere dava açarak bu kez de uluslararası alanda adından söz ettiriyor. Vakıf, daha önce Arjantin ve Brezilya’da tatilde bulunan İsrailli askerlere savaş suçlarından dava açmıştı. Şimdi ise İsveç’te bir askere karşı dava açılması, vakfın soykırım suçlarına karşı mücadelesini sürdürdüğünü gösteriyor.
Amerika’dan Soykırım Kalkanı
ABD Temsilciler Meclisi, İsrailli yetkililere karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptırım uygulanması talep eden bir tasarıyı kabul etti. Bu karar, 243 evet oyuna karşı 140 hayır oyu alarak kabul edildi. Tasarının yasalaşması için Senato’dan da onay alması ve ABD Başkanı tarafından imzalanması gerekiyor. Polonya Cumhurbaşkanı Duda’nın, UCM’nin İsrail Başbakanı Netanyahu hakkında çıkardığı tutuklama emrine karşı çıktığı bilgisi de dikkat çekiyor.
Bu çetin ve duygusal konuya ilişkin yapılan araştırmalar ve davalardaki gelişmeler, dünya genelindeki insan hakları savunucularını ve uluslararası toplumu endişelendiriyor. Umuyoruz ki barış ve adalet için atılan adımlar, Gazze’deki acımasızlığa son vermek adına birer ışık olabilir. Sonuç olarak, insani krizler karşısında sessiz kalmak yerine, hepimizin sesini yükseltmesi ve bu tür trajedilere karşı durması gerektiğine inanıyoruz.